Özellikle pandemi sonrası dünya ekonomisinde farklı ve alışılmadık rüzgarlar esmekte.
Daralan ekonomilerin yarattığı durağanlık ve küçülme doğal bir sıcak para eksikliğine neden oldu.
Büyük sermayelerin daha seçici olmasıyla başlayan süreç bir çok ülkede ciddi sıkıntılar yol açıyor.
Hal böyle olunca da dış yatırımlar daha da bir fazla önem kazanıyor.
Bizde de durum aynısı.
Ekonomistler devlet memurlarının iç borçlanma ile ödendiği bu dönemde ülkeye ciddi bir para akışına gerek olduğuna işaret etmekteler.
Turizm alanında beklenen hedeflerden uzak kalırken, yüksek öğretimde de çok fazla umut görülmüyor.
İnşaat ve gayri menkul sektörü ise Rum Yönetimi’nin başlattığı davalar ve tutuklamalar sebebiyle çöküşün eşiğinde. Şimdilik stabil bir durgunluk yaşanmakta.
Ülkenin acilen sıcak para akışına kavuşması gerekiyor.
Bunu ben değil ekonomi uzmanları söylüyor.
Peki bu konuda ne yapıyoruz..?
Ülkeye sıcak para girmesi demek yabancı yatırımcının ülkeye gelmesi demektir.
Bu konuda sürdürülen herhangi bir çalışma var mı..?
Varsa eğer, hedeflenen yatırımlar hangi alanlarda..?
Bizler bu ülkede yaşayan insanlar olarak bu soruların yanıtlarını bilmezken, ülke dışında yaşayan yatırımcılar nası bilecekler, bu da ayrı bir soru.
Bu konuda çok fazla seçeneğimiz aslında yok.
Turizm alanında yeni tesislere izin vereceğiz, devletin elindeki bazı tesisleri de bütçeye katkı sağlayacak bir şekle sokacağız.
Siyasetin hedef noktası haline gelmiş olsa bile, Ercan havalimanı özelleştirmesi halen bütçeye önemli bir katkı sağlamaktadır.
Arada çıkan bazı aflar bile kazancın artı hanesinde kalmasına engel olmuyor.
Eksikleri ve yanlışları Ercan özelleştirme ihalesinde gördük.
Artık tecrübeliyiz.
Şimdi sırada deniz limanları olmalı.
Ülkedeki limanların hali içler acısı.
Derhal bu konuda adım atılmalı ve hem ekonomiye artı değer sağlayacak paranın bütçeye girmesi, hem de ülkemize yakışan limanlara kavuşmamız sağlanmalıdır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir yatırım alanı haline getirilmelidir.
Yoksa gidişat hiç de iç açıcı değil.
Bu gidişle iç borçlanma imkansız hale gelecek ve işte o gün felaketin esas yüzünü göreceğiz.
Özelleştirme ne yazık ki kasıtlı bir şekilde halkın nazarında kötü bir imaja büründürülmüş olsa bile, popülizm bir kenara bırakılarak bu yöndeki adımlar atılmalıdır.
Bilhassa Türkiye’den gelecek yatırımcılara öncelikler sağlanmalıdır.
Çok uzağa gitmeden, kafamızı Güney Kıbrıs’a çevirdiğimizde Rum hükümetinin bu şekilde davrandığını göreceğiz.
Artık mevcut ekonomi modelinin sürdürülemez olduğunu idark etmek için dibe vurmayı beklememize gerek yok…
