Kıbrıs Rum basınında yer alan haberlerde, Ukrayna ile Rusya arasında olası bir barış anlaşmasında “toprak” başlığı altında Ukrayna’nın sınırlarının değişmesi ihtimalinin, Kıbrıs konusunda “emsal” teşkil edebileceği yönünde Rum yönetiminin “endişeleri” gündeme taşınıyor.
Fileleftheros ve Politis gazeteleri Rum liderliğinin, Ukrayna’daki olası gelişmeleri bir “tehdit” olarak gördüğünü ve “endişeyle” yaklaştığını aktarıyor.
Burada dikkat çekici bir nokta var; Rum yönetimi, Ukrayna’daki olası sınır düzenlemesini “emsal yaratma” korkusuyla, Kıbrıs konusuyla paralel bir zemine oturtmaya çalışıyor. Bu yaklaşım, uluslararası ilişkilerde “emsal yaratma” korkusunun ne denli güçlü olduğunu da gösteriyor.
Kıbrıs’ta yaşananlar, Ukrayna’daki gelişmelerle kıyaslanamayacak kadar tarihsel bağlamı ve uluslararası hukuki zemini olan bir süreçtir. Kıbrıs’ta 1963’te başlayan Rum saldırılarına karşı, uluslararası anlaşmalarından doğan hak ve yetkiyle 1974’te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı, Kıbrıs Türk Halkının can ve mal güvenliğini sağlamış, Ada’nın tamama huzur ve güvenlik sağlamıştır. Rumlar “işgal” dese de bugün Kıbrıs’ın iki kesiminde yaşanan barış, istikrar ve huzur, uluslararası hukuki zemine dayanan 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nın eseridir. Kıbrıs’ta iki ayrı halk, iki ayrı egemen irade vardır. Rumlar Kıbrıs’ın “tek sahibi” oldukları iddiasını güderken, Kıbrıs Türk tarafı, Ada’da iki egemen eşit halk ve devlet olduğunu, bir çözümün de ancak iki egemen eşit devletin iş birliğiyle mümkün olabileceğini savunmaktadır.
Ukrayna’da yaşanacak olası sınır değişikliğinin Kıbrıs’a “emsal” teşkil etmesinden korkuya kapılan Rum tarafının iddiaları, Türk tarafının egemen eşitlik temelindeki çözüm vizyonunu ve Ada’daki mevcut gerçekleri görmezden gelen bir algı yönetimi ve pozisyon alma hamlesi olarak değerlendirilmeli.
Esasında Rumların sözde endişesi, Ada’nın gerçekleriyle barışamayacaklarının da bir kanıtı olarak kendini gösteriyor.
Rum yönetiminin “emsal” konusundaki iddiaları, aslında kendi tezlerinin zayıflığını örtme çabasıdır. Çünkü Kıbrıs’ta çözüm, artık federasyon hayalleriyle değil, egemen eşit iki devletli, gerçekçi bir modelle mümkündür. Türk tarafı bu yaklaşımın, Kıbrıs ve bölgesel istikrar için en makul yol olduğunu ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla, Rum yönetiminin “emsal” konusundaki sözde endişeleri, çözüm arayışlarını tıkayan Rumların algı yönetiminin bir parçası ve KKTC’nin varlığının uluslararası tanınma ihtimalinden duyduğu rahatsızlığı Ukrayna örneği üzerinden dillendirmesidir.
İşin aslı, Ukrayna’da ortaya çıkacak bir sınır düzenlemesi, Kıbrıs’ta da gerçeklerin kabulü için emsal olacaktır!
İşte Rumlar, Ada’daki gerçeklerin kabulünden korkuyor!
*





