Peki Kıbrıs sorununu kim çözecek..?
Adayları izlerken akla gelen ilk soru bu mudur sizde de..?
Bende budur çünkü..!
Her iki adaya da baktığımda, en güçlü iki adaydan bahsediyorum, Hasgüler Hocam beni affet, Kıbrıs konusunda çözüm vurgusunun çok da öne çıkmadığını görüyorum.
Tatar “böyle devam” ilkesiyle, Erhürman ise “böyle gitmez” ilkesiyle güreşmekte.
Her iki ilke de tamamen iç dinamiklere dönük.
Tatar “böyle devam” derken sadece Kıbrıs politikasını değil, aynı zamanda iç siyasetteki durumu da dillendirmekte.
Aynen Erhürman da öyle. O da iç siyasette dönüşümden, değişimden bahsetmekte.
Ama en ilginci de seçmenin bu durumdan hoşnut olması.
Şu ana kadar bu gidişattan şikayet eden birisini görmedim, duymadım.
O nedenle de çok rahat bir şekilde cumhurbaşkanı seçiminde iç siyasi dinamiklerin belirleyici olacağını söyleyebilirim.
Bu açıdan bakıldığında da Erhürman’ı daha avantajlı ve Tatar’ın önünde olarak görmekteyim.
Mevcut ülkesel sorunların yanına UBP’deki siyasi çalkalanmaları da katınca fark iyice ortaya çıkmakta.
Bu noktada Tatar’ın önünde iki seçenek var:
Ya UBP’yi toparlayacak, ki bu çok kolay gibi görünmüyor, ya da konuyu Kıbrıs sorununa çekecek.
Ama gel gör ki bu da çok kolay değil.
Halk günlük sorunlarını çok uzun zaman önce Kıbrıs sorununun önüne koydu.
Artık eskisi gibi Kıbrıs sorunu prim yapan bir siyasi argüman değil.
Böyle olunca da Tatar geride kalıyor.
Erhürman ise bu durumu çok iyi kullanıyor.
Federasyon veya çözüm kelimelerini çok fazla kullanmadan sadece gelecek ve değişim vurguları ile halkı etrafında toplamakta.
Tatar ise giderek bir mucize bekler duruma doğru yaklaşmakta.
Ülkede herkes UBP içerisinde bir hoşnutsuzluk olduğunu konuşuyor ama partiden hiçbir yetkili de çıkıp bunu yalanlamıyor.
Zaman giderek azalmakta.
Tatar’ın çıkışa geçmesi için güçlü bir ateşleyiciye ihtiyacı olacak.
Eğer bunu başaramazsa 19 Ekim’deki seçim kesinlikle ilk turdan tamamlanır..
