Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne arayı çok açmadan ziyaretlerde bulunmasına rağmen, her gelişinde oldukça önemli mesajlar vermekte.
Son ziyaretinde yine böyle mesajlar verdi.
Ziyareti “seçim” eksenli görenler ile göstermeye çalışanlar oldu.
Ancak Yılmaz’ın mesajlarına baktığımızda, kendisinin ve temsil ettiği Türkiye Cumhuriyeti devletinin gailesinin seçim değil, KKTC olduğunu görmekteyiz.
Bunun için Yılmaz’ın yaptığı açıklamalara, özellikle de Karpaz bölgesinde vatandaşlarla bir araya geldiğinde söylediklerine bakmak yeterli olur.
Peki ne demiş TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz..?
“Bizim çalışma anlayışımız, masa başında çalışma değil, sahada çalışma”
Bu söz özellikle de bürokratlarımızın şiar edinmeleri gereken bir değerdedir.
Devlet hizmeti dört duvar arasına asla sıkıştırılamaz. Hele ki de vatandaş makama gelmek zorunda bırakılamaz. Vatandaşın ayağına gitmek, sorunları yerinde, yani sahada görüp çözüm üretmek en doğrusudur.
Yılmaz da bu çerçevede “Ankara’da oturup, ‘Kıbrıs için ne iyidir, ne kötüdür diye bakmıyoruz’ vurgusu ile konuya ne kadar doğru bir açıdan baktıklarını ortaya koymuştur.
Bu ülkede ne yazık ki sırf Türkiye kaynaklı diye, su projesine de, pandemi döneminde acil durum hastanesine de, elektriksizlik yaşarken de kabloyla elektrik projesine karşı çıkmadık mı..?
Cevdet Yılmaz bu konuya da “Sizlerin taleplerini, beklentilerini, önceliklerini görmeye çalışıyoruz. Projeleri, politikaları ve planları bu doğrultuda şekillendirmekteyiz” sözleriyle değindi.
Sanırım hiç kimse Türkiye’nin KKTC’de yaptığı herhangi projeye gereksiz diyemez artık.
Hayata geçen projeler, atılan adımların ne kadar doğru olduğunu hayatımıza sağladığı kolaylıklar ile göstermiştir.
Birileri ziyareti seçime endekslemeye kalkıştı demiştik az önce. Ama şöyle bir baktığımızda Yılmaz, seçime değil ekonomiye yönelik mesajlar verdi.
Sadece şu sözleri bile gailenin KKTC’nin kalkınması olduğunu gösterir:
“Kapsayıcı kalkınma dediğimiz bir kavramdır. Yani sadece bir bölge, bir belde kalkınırsa o ülke tam olarak kalkınmış olmaz. Bütün bölgelere kalkınmanın yayılması lazım. Olabildiğince adaletli ve dengeli bir şekilde kalkınmanın tüm bölgeye yayılması gerekir.”
Elbette ifade özgürlüğü vardır ve olacaktır.
Ama sırf iki ay sonra seçim var diye ülkenin kalkınma vizyonu yolundan sapamaz.
Ortaya konulan vizyon ihtiyacımız olan kapasitededir. Bunun değerini bilelim ve sahip çıkalım.
Kıbrıs konusu bugün artık ne Kuzey’in ne de Güney’in önceliğidir.
Konu tamamen siyasetin tozlu raflarına hapsolmuş bir haldedir.
O tozu geleceğimizin üzerine serpmeyelim.
Bu ülkede daha çok seçimler olacaktır.
Ama bunun için ilk şart ülkenin başta ekonomisi olmak üzere tüm kurumlarıyla ayakta kalmasıdır.
O nedenle de sırf seçim var diye atılan adımları ve ortaya konulan yüksek vizyonlu projelerin hakkını yemeyelim.
Hele ki bir de e-devlet meselesi var ki, onun için ayrı bir yazı kaleme almak lazımdır.
Kıbrıs konusuna takılıp kalmak yerine ülkenin geleceğe ilişkin ayarlarını yükleyelim.
Nutuk atarak ve slogan sallayarak değil, gerçekçi projelerle konuşalım.
Aynı TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın yaptığı gibi…
