19 Ekim seçimi oldukça enteresan sulara doğru seyretmeye başladı.
Bir ara iç siyasete bulaşan, iç meselelerin sanki de seçilecek cumhurbaşkanı ile çözüleceği algısı pompalanan seçim süreci bir süredir normal seyrine döndü.
Normal seyrine döndü dönmesine de gemi seferinden normal bir formatla gelmedi.
Hepimiz bu seçimin “İki devletli” ve “federasyon” tezleri arasında geçeceğine çok emindik.
Tatar’ın iki devletli çözümü savunacağına, Erhürman’ın ise federsayonu olmazsa olmaz olarak göstereceğine her türlü bahse de girerdik.
Ama iyi ki de girmemişiz.
CTP adayı Erhürman öyle bir manevra yaptı ki, hepimizi boşa düşürdü.
Seçime girerken taşıdığı iki büyük risk Erhürman’ın şu an “politik anlaşılmazlığa” düşmesine neden oldu.
Peki neydi bu iki büyük risk..?
Birincisi Türkiye ile ilişkiler.
Türkiye Cumhuriyeti devleti en üst seviyede ve eksiksiz bir şekilde iki devletli çözüm modeline destek verirken, federasyonun artık söz konusu olamayacğı da yine aynı en üst düzey seviyede ve büyük bir kararlılıkla dile getirilmekte.
Durum böyleyken çıkıp da “federasyon tek çözüm yoludur” demenin ne anlama geleceğini sanırım herkes çok iyi bilmektedir.
Bu Erhürman adına önemli bir risk.
Bir diğer risk ise Kıbrıs Türk seçmen yapısı.
Ağırlıklı sağ görüşlü olan, merkez oyların bile sağa meyilli olduğu bir ortamda eski solun argümanlarını savunmak ve bununla merkez sağdan oy devşirmek çok kolay değil, hatta imkansız.
Erhürman da bunun farkında…
İşte bu iki ciddi riski berhava etmek ve avantaja çevirmek adına politikasında bazı revizyonlara gitti.
Önce egemenliğe sahip çıktı, ardından federasyondan eskisi kadar çok söz etmemeye başladı.
İlk çıkış noktasından hızla uzaklaşan bir çizgisi oluştu.
İlk başta “iki devletli çözüm asla olmaz kabul görmez, federasyon tek seçenektir” diyen Erhürman gitti, yerine egemenliği savunan iki devletli yapının da elbet bir gün teşkil edilmesi gerektiğini söyleyen birisi geldi.
Siyasette revizyon mutlaka olur.
Konumuz bu değil.
Esas işaret noktası federasyonun artık savunulacak bir yanı kalmadığıdır.
Daha fazla söze de gerek yok zaten…
