19 Ekim Pazar günü KKTC Cumhurbaşkanı seçilen Tufan Erhürman, dün önce Mecliste yemin etti, sonrasında da düzenlenen törenle görevi 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan devraldı.
Sona bırakmadan yazayım. Tufan Erhürman’ın herkesi kucakladığını dün bir kez daha gördük.
Doğruya doğru, kampanya sürecinde, kalite çok yüksek değildi.
Küfür, belden aşağı olarak tanımlanan saldırı yok olmasına karşın, yapay olarak niteleyeceğim bir içerikle, sandıktan çıkacak iradeye farklı anlam yüklendi.
Bu konuyu uzatmayacağım ama, Tufan Erhürman’a % 63 seçmen onay verdiğine göre bu insanlar devletine karşı mı? Ya da bir çözümde Rum’a yama olmak mı ister?
Tabii ki hayır.
Hele Türkiye’nin garantörlüğünün kalkmasını, sonlanmasını hiç bir Kıbrıslı Türk istemez.
***
Kim ne derse desin bizim hoşgörü odaklı demokrasi kültürümüz, yüz akımızdır.
Hoşgörü ile karşılanması zor telkinleri Kıbrıs Türk Halkı’nın büyük çoğunluğu, sessizce karşıladı, sandığa gittiği zaman da oyunu toplumsal itibarımızı besleyecek şekilde kullandı.
***
Seçim sonrası “Erhürman kazanırsa, Türkiye – KKTC ilişkileri ne olacak?” diyenlere yanıt Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi. Seçim gecesi yazılı kutladı. Ertesi gün Erhürman’ı telefonla aradı. En son Körfez Ülkeleri ziyareti sonrası uçakta yine konuştu. Hemen belirteyim önceden Körfez ülkeleri ziyareti olmasaydı Erdoğan, dünkü devir törenine KATILACAKTI.
Erdoğan, uçaktan ne dedi?
“ Kuzey Kıbrıs’la ilgili şu ana kadar AK Parti iktidarında ilişkilerimiz nasıl olduysa bundan sonra da yine aynı şekilde devam edecektir. Bizim Kuzey Kıbrıs’a yan bakmamız, ters bakmamız asla mümkün değil. Yapılan önemli bir seçimdir ve Kıbrıs Türkünün iradesi bizim için çok saygındır. Bunun için kendilerini tebrik ettik. Bu kadar yatırımı biz Kuzey Kıbrıs’a boşuna yapmadık.
… Seçim yapıldı, biz de demokrasiye inanan bir lider olarak telefonla seçimi kazanan adayı tebrik ettik. ‘Şu anda bir Körfez ziyaretim var. Körfez ziyaretinden sonra kapımız sizlere açık, buyurun, sizleri bekliyoruz.’ dedik. Kendileri de bu ziyareti gerçekleştireceklerini söylediler. Yabancı değiliz birbirimize, görüşeceğiz. İnşallah bu hafta sonuna kadar bu ziyaret gerçekleşirse kendileriyle etraflıca Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkilerini ele alacağız.”
… Bu sözlerde var mı bir sorun?
HAYIR.
***
AK Partinin kurucularından, TBMM Başkanı, Bakan ve Başbakan Yardımcılarından Bülent Arınç, bakınız ne dedi?
“ Sayın Cumhurbaşkanımız da seçim öncesinde doğru bir tutum sergilemiş; herhangi bir aday lehine açık bir beyan vermemiş, “Hangisi kazanırsa birlikte çalışacağız” diyerek devlet aklının gereğini yerine getirmiştir. Seçim sonuçlarının ardından da Tufan Erhürman’ı tebrik eden ilk lider olmuştur.
Ne yazık ki Türkiye’de bazı çevreler, bu süreçte Ersin Tatar’ı açık biçimde desteklemiş; itibarı kalmamış bazı sanatçılarla, halkta hiçbir karşılığı olmayan siyasetçilerle, cübbelilerle ve sipariş anketlerle bir propaganda yürütmüşlerdir. Adeta Azerin’in seslendirdiği “Çırpınırdı Karadeniz” türküsüyle oy devşirmeye çalışmışlar, ancak sonuç hüsran olmuştur.
Oysa Kıbrıs bir Akdeniz ülkesidir, kültürel dokusu ve sosyolojik refleksleri farklıdır. Milliyetçi söylemlere aşina değildir. Keşke o ziyaretlerde “Akdeniz Akşamları” ya da Kıbrıslıların çok sevdiği “Dilirga” türküsüyle gidilseydi; belki gönüllere daha çok hitap edilirdi.
Sonuç olarak Tufan Erhürman, hem Kıbrıs hem de Türkiye için önemli bir fırsattır.”
***
Yıllar sonra da ulaşıldığı zaman kaynak bilgi içersin diye alıntıları ağırlıklı tutuyorum.
Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın dünkü konuşması, kampanya süresince değil, bunca yıldır konuşmalarında var olan insani ve Kıbrıs Türk Halkının çıkarlarına sahip çıkma çizgisindeydi.
Rum tarafına da tatlı bir üslupla mesajlarını verdi.
Madem ki yazımın ağırlığı Türkiye ile ilişkiler oldu, Erhürman’ın konuşmasından da o bölümü alayım.
“ Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkilere değinen Erhürman, bu ilişkilerin başka herhangi iki devlet arasındaki ilişkilerle kıyaslanamayacak derecede özel olduğunu vurguladı.
Bugüne kadar hiçbir Cumhurbaşkanı’nın, müzakere süreçlerini ve Kıbrıs sorunu ve dış politikayla ilgili diğer süreçleri Türkiye Cumhuriyeti ile istişare etmeden yürütmediğini kaydeden Erhürman, bunun kendi döneminde de değişmeyeceğini kaydetti, “Benim görevim, Türkiye Cumhuriyeti-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkilerini çok daha iyi bir seviyeye taşımak olacaktır.” dedi.”





