Lefke Gazi Lisesi (LGL) Okul Aile Birliği Başkanı Ediz Tunçel, okulda yaşanan tartışmanın ardından bazı medya organlarında yer alan görüntülerin “çarpıtıldığını” belirterek haber merkezimize önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Tunçel, Lefke Belediye Başkanı Aziz Kaya ile yaşanan anlaşmazlığın “kaçma”, “gerginlikten uzaklaşma” gibi ifadelerle sunulmasının gerçeği yansıtmadığını söyledi.
“Askeri birliğin çekilmesi mümkün değil”
Okul Aile Birliği Başkanı, tartışmanın çıkış noktasının LGL kampüsünün yanındaki ve 1974’ten beri bölgede bulunan askeri birliğin taşınması talebi olduğunu ifade etti. Başkan, bu talebin “üst düzeyde incelenip reddedildiğini” söyleyerek şunları aktardı:
“Askeri birliklerin konumu stratejik bir savunma ve askeri yönetim planına göre belirlenir. Keyfi taleplerle değişmesi mümkün değildir. LGL’yi tehlike içine sokan birkaç işgüzarın keyfi isteğiyle böyle bir karar alınamaz.”
“Tehlikeli binalar için belediyenin adım atması gerekiyor”
Başkan, okuldaki tehlikeli binaların durumu konusunda belediyeyi göreve çağırdığını da vurguladı. Belediye yasasına göre tehlikeli binalara uyarı levhası asılması, sahiplerine süre verilmesi, önlem alınmadığı takdirde ise yıkım işlemlerinin yapılması gerektiğini hatırlattı.
Anıtlar Yüksek Kurulu (AYK), tamamen gerekçesiz ve ısmarlama bir kararla bu binaları ‘listeli’ ilan ederek çocukları ve öğretmenleri ölümcül bir tuzağın içine hapsetti. Birkaç gün önceki depremde, tek bir saniye içinde olanları da gördük. Yasalar sadece AYK’nın keyfine göre listelediği binaları değil, vatandaşı ve vatandaşın can güvenliğini de korur. Çocukların can güvenliği en öncelikli konudur.”
“Okuldan ayrılması tartışmanın doğal sonucuydu”
Başkan, belediye başkanının tartışma sonrası okuldan ayrılmasının “kaçma” gibi gösterilmesini sert dille eleştirerek, olayın velilerin de bulunduğu ortamda yaşanan bir fikir ayrılığı olduğunu söyledi.
“Ne ben kendisine saygısızlık ettim, ne de o bana. Ancak verilen bilgilerin ısrarla reddedilmesi ortamı gerdi.”
“Raporlar bizden saklandı, durum çok daha vahim”
Okul Aile Birliği Başkanı, depremin ardından okulla ilgili teknik raporların “gecikmeli ve güçlükle” kendilerine ulaştığını belirtti. Başbakanlık Deprem Komitesi’nin ve kendilerinin de inşaat mühendislerine hazırlattıkları raporlarda binaların durumunun beklenenden de çok daha kötü olduğunun görüldüğünü söyleyerek belediye dahil, acilen tüm yetkilileri sorumluluk almaya çağırdı.
Yeni bina tartışması ve tepki
Başkan, Turizm Bakanı talimatıyla durum tespiti için geldiği ve aynı zamanda AYK üyesi de olduğu belirtilen bir kişinin “LGL bölgesine yeni bina yapılması, eski binalara da dokunulmaması, projeyi de kendisinin hazırlaması, can güvenliğini de bakanlığın halletmesi” konusundaki teklifinin kendisini öfkelendirdiğini belirtti. Bu kişinin, AYK üyeliği üzerinden süreçte keyfi olarak etkili olmaya çalıştığını iddia eden Başkan, amacın “çocukların can güvenliğini sağlamak değil, yaşanan mağduriyetten dolayı keyfi şekilde fırsattan istifade şahsi rant elde etmek olduğunu düşündüğünü, MEB arazisi üzerinde MEB’den habersiz kimsenin keyfi iş yapamayacağını, bölgede Milli Eğitim Bakanlığı mimar ve mühendislerinin zaten defalarca inceleme yaptığını ve LGL arazisinin tam ortasında duran çürük binalar ortadan kaldırılmadıkça kapsamlı bir kampüs çalışması yapılamayacağını ” ifade ederek kişiyi okuldan gönderdiğini açıkladı.
“MEB arazisine, MEB’in bilgisi olmadan gelip inceleme adı altında farklı amaçlar güdülmesi, keyfi bina projesi çıkarma çalışması kabul edilemez. AYK üyesi şahsın yaklaşımı özetle bize diyor ki, sizi biz vurup öldürdük, bari bırakın buraya bir de mezarınızı yapalım, onun da rantı bizim olsun. Reddedince birkaç saat sonra basında binalardaki hasarın insan kaynaklı olduğunu da iddia eden, hasarları sanki biz yapmışız gibi bir algı yaratmaya yönelik bir haber yayınladılar. Oldu olacak, depremi de bizim yaptırdığımızı iddia etseydiler, tamam olacaktı.”
“AYK’nın açıklamaları kabul edilemez”
Başkan, yaşananların ardından AYK’nın yaptığı ve binalardaki hasarın ‘insan kaynaklı’ olduğunu öne süren açıklamaya da tepki gösterdi:
“Bu iddialar akıl dışıdır. 60-65 yıllık binalarla ilgili bütün bilimsel raporlar açıklıkla göstermektedir ki bun binalar olabilecek en kötü durumdadırlar. AYK keyfi kararıyla LGL kampüsündeki herkesi doğrudan ölüm tehlikesi içine attı ve can güvenliği konusunu Milli Eğitim Bakanlığı düşünsün dedi. Çocuklarımızın can güvenliği söz konusuyken, sorumluluk almak yerine suçu başkalarına atmak asla kabul edilemez.”
“Çocuklarımız halen risk altında, okula göndermeme kararı aldık”
Açıklamanın sonunda Okul Aile Birliği Başkanı, mevcut koşullarda öğrencilerin can güvenliğinin sağlanamadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bir buçuk senedir anlatmaya çalışıyoruz. Depremden sonra herkes uyandı. Çocuklarımızı okula göndermeme kararı aldık. Devlet bu sorunu acilen çözmelidir. Eğer LGL’nin mevcut yerinde yeni bir kampüs yapılacaksa, ki genel olarak talebimiz bu yöndedir, derhal o tehlikeli binalar ortadan kaldırılmalıdır, öncelikle can güvenliği sağlanmalıdır, sonra da yeni kampüs projesi ivedilikle hazırlanmalıdır. Eğer o binalar orada kalacaksa, çocuklar ve öğretmenlerimiz de derhal oradan uzaklaştırılmalıdır, yeni kampüs de imkanlar çerçevesinde neresi uygunsa, oraya yapılmalıdır. ”





