Müzakere edilmesine rağmen 50 yılı aşkın bir süredir çözülememiş bir sorundur Kıbrıs sorunu.
Kimisine göre “sorun”, kimisine göre “mesele”, kimisine göreyse “konu”dur.
İsminin ardına hangi sıfat gelirse gelsin sonucu değişmiyor.
Bir taraf mağdur, diğer taraf daha da mağdur.
Kıbrıs’ı bilmeyen insan sayısı oldukça fazladır.
Sıcak bir mesele olmadığından dolayı dünya kamuoyunun unuttuğu bir coğrafyadır Kıbrıs.
Dünyanın bir ucundan Kıbrıs’ın geçmişini bilmeyen birisini bulup getirsek ve her iki tarafta da izole bir şekilde gezdirsek.
Sonra da düşüncelerini sorsak acaba ne derdi..?
Güzel bir ada olduğunu söylerdi kesinlikle.
Sonra da ona “hangi taraf mağdur” desek acaba ne kadar şaşırırdı..?
Evet, bugün Kıbrıs’ta her taraf da görüntü itibarıyla mağdur değildir.
Hatta hiç beğenmediğimiz ve her fırsatta yerin dibine batırdığımız bizim tarafta bile tarafsız gözle bakıldığında işler yolundaymış gibi görünür.
Lafı uzatmayalım; Kıbrıs sorunu giderek daha fazla içe kapanık bir hal almaya başladı.
Açalım:
Sorun dediğimiz şey sadece bizi etkileyen ve ada dışına ulaşmayan bir haldedir.
BM dosyalarında bile arka sıralara düşmüştür.
Bu bizim açımızdan iyi bir durum değildir.
Sonuç olarak ambargo ve izolasyonlar hala devam etmektedir.
İşte bu nedenle statükonun değişmesi şarttır.
Ama bunun için kontrolsüz bir şekilde müzakere masasına çakılı kalmanın bir faydası olmadığını artık anladık.
Hem de hepimiz..!
İşte bu nedenle de artık bazı koşullarımız var.
Diplomasi bakımından kulağa hoş gelmediği için elbette koşul kelimesini kullanmayı tercih etmeyenler olacaktır. Doğrudur.
Ama benim kullanmamın bir sakıncası yok ve kullanıyorum.
Cumhurbaşkanı Erhürman’ın ortaya koyduğu dört madde belirleyicidir.
Muhatabı da Birleşmiş Milletler’dir.
BM bu noktada bir karar verecektir.
Tamamı kendi argümanı olan bu dört maddeyi benimseyip Rum tarafının önüne mi koyacak, yoksa Rum tarafına boyun eğip Türk tarafına aynen iade mi edecek..?
Türk tarafı bu duruma hazırdır.
Peki ya Rum tarafı..?
Ve tabii ki BM..?
Onlar Kıbrıs’ta yeni açmazlar yaratmaya hazırlar mı..?
Türk tarafının dört maddesi bir açılımdır. Uygulamaya konulması pozitif etki yaratır.
Ama reddedilmesi yeni açmazlar doğurur.
Bu hesabın iyi yapılması lazımdır…
