Cumhuriyetçi Türk Partisi’nde 30 Kasım 2025 Pazar günü, genel başkan seçiminin yer alacağı kurultay var.
Asım Akansoy, Erkut Şahali ve Sıla Usar İncirli, genel başkanlığın kesinleşmiş üç adayıdır.
Bu üç isim, uzunca bir süredir, Tufan Erhürman’dan sonrası için genel başkanlık arzusu taşımaktadır.
CTP tabanında da her üç ismin adaylığını destekleyip oy kullanacak üyeler var.
Üç genel başkan adayının Parti Meclisi seçimlerinde aldıkları oylar ve Genel Sekreterlik yarışındaki güç denemelerinin sonuçları, gelecek için işaret verici olarak görüldü.
***
CTP 1970 yılında kurulurken sol bir karakteri yoktu. Kurucu üyelerin çoğunluğunun siyasi eğilimlerine, daha doğrusu yaşama bakış açılarına bakıldığında, merkezde, hatta, muhafazakar bir kimlik ortalamasıyla yüzleşilirdi.
Türkiye öğrenci hareketi içinde, solda yer alan Kıbrıslı Türk gençler, adaya dönmeye başladığı zaman CTP’de siyaset yapma tercihini ortaya koydu. Öğrenci solculuğuyla CTP’de siyaset yapmaya başlamalarıyla birlikte, CTP, sisteme ya da askeri yanı ağır basan rejime karşı konum aldı. Bir anlamda CTP sol bir parti oldu.
***
Özellikle KÖGEF çatısı altında kader birliği yapanlar, CTP’de aktif siyaset yaparken, parti içinde kader birliklerini sürdürdü.
Birbirlerinin, gailelerini çektiler.
CTP’de uzun yıllar parti içi iktidarı elinde tutanlar, kendileri dışında olan isimler ne kadar önde olursa olsunlar, siyasi ömürlerini vakitsiz sonlandırdılar.
Özker Özgür ve onunla birlikte olanların, İzzet İzcan’ın, Ülker Fahri’nin siyasi sonları böyle geldi.
Hâlâ daha CTP kurultay ve eylemlerinde en çok alkışı alan Naci Talat, erken yaşama veda etmeseydi, çok büyük olasılıkla siyasi akıbeti Özker Özgür, İzzet İzcan, Sonay Adem, Ergin Abdullah, Hüseyin Celal, Ülker Fahri ve onların yakın arkadaşları gibi olacaktı.
***
CTP’de, Tufan Erhürman’ın 9 yıllık genel başkanlığı dönemi, bir anlamda, KÖGEF’li arkadaşların parti içindeki güçlü etkinliğinden, yeni bir döneme geçiş işlevi de gördü.
Tufan Erhürman, ne yeşil ne kırmızı ne bıyıklı ne de bıyıksızların parçası olarak algılandı. Erhürman, BARIŞ, DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE İÇTENLİKLE BAĞLI, DÜRÜST, CİDDİ KİMLİĞİNİ YIPRATMADAN, CTP’NİN BÜYÜMESİNE, SEÇİM BAŞARILARINA ZEMİN YARATTI.
En sonunda cumhurbaşkanlığı seçiminde de CTP’nin oy potansiyelinin çok üzerinde, yüzde 63 oy alarak ilk turdan tarihi bir başarıyla seçildi.
***
Çok doğal olarak erken veya zamanında yapılacak genel seçimde CTP’nin birinci parti, hatta ciddi bir farkla birinci parti olacağı sokakta konuşuluyor.
Bu UBP’nin önümüzdeki dönemdeki bütünlüklü performansı, parti içindeki yaşayacaklarıyla da alakalı. UBP toparlanırsa, aradaki fark daralabilir. Aksi halde UBP, CTP’nin işini kolaylaştıracak. Tıpkı cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi.
CTP, genel başkanını seçerken başbakanı da seçecek, diyenler çoğunluktadır.
Peki bu durum, “CTP’de, kavga” diye anılabilecek, bir genel başkanlık yarışını tetikleyebilir mi?”
***
Asım Akansoy, Erkut Şahali ve Sıla Usar İncirli, genel başkan seçilmek için etik sınırlar içinde yarışıyor.
Bir siyasi partide, parti içi demokrasinin düzeyi, kalitesi, o partinin ülke demokrasisine koyabileceği katkının göstergesidir.
Aday olma kriterine sahip olanlar aday olabilir.
Aday olanlara eşit propaganda koşulları yaratmak yönetimin görevidir.
CTP her ilçede üç aday üyelerle buluşturuluyor, “Sözümüz Ortak Değişim Birlikte” vurgusuyla, her aday görüşlerini aktarıyor.
Parti merkezi etkinliği haberleştirirken her adayın söylediklerinden, eşit kelimeyle bir bölüm haberleştirilip, medyada servis ediliyor.
***
CTP üyeleri 30 Kasım’da sandık başına gidip, yeni genel başkanı seçecek.
Çok sayıda üye, belki de oyunu kullanmak için sandığa yürürken hangi adaya oy vereceğine karar verecek.
Neden?
Çünkü üç adayın CTP tabanında sahiplenilmesi birbirine yakın. Ya da üyeler tercihlerini seslendirmek istemiyor.
***
Geçmişte, partide iktidarı ele geçirmek ya da iktidarlarını sürdürmek için, amaçlarına “siyasi gömlek giydirerek” acımasız davrananlar oldu.
Uzun süredir CTP’de kavga değil, kontrollü mücadele vardır.
Ölçüyü kaçırmanın partiye zarar vereceği biliniyor.
Bu genel başkanlık seçiminde de ölçüyü kaçıran kaybeden olacağını biliyor.
***
Tanıdığım en temiz yürekli CTP’lilerden biri Çatoz’dan Ersoy Kasap Gardaşımdır.
Ersoy, çıkar hesabı olmaksızın CTP’ye gönül vermiştir.
Zaman zaman partinin içine düşürüldüğü durumlarda, derin üzüntü duyduğunu bilirim.
Geçen gün arayıp, CTP’de genel başkanlık seçimiyle ilgili görüşünü sordum.
Söyledikleri aynen şöyle: “Üçü de bizim evladımız. Kim seçilirse seçilsin, CTP, kaybetmez. Ben her adayın kendini anlatmasından yanayım. Kimse gelip benden oy istemesin. Oy isteyen, hele arkadaşlarının aleyhine konuşan benden oy alamaz.”
***
Ersoy Kasap’tan sonra Mağusa’dan CTP İlçe Başkanı Oktay Kayalp’la parti içi statüsünden uzak olmasını isteyerek konuştum.
Oktay Kayalp, CTP’deki gerçek abilerden biri.
Kayalp’ın söyledikleri de üç aşağı beş yukarı Ersoy Kasap’ın söylediklerinin benzeri.
***
Üç Genel Başkan Adayı, Asım Akansoy, Erkut Şahali ve Sıla Usar İncirli, partideki bu genel anlayışı bildikleri için siyasi olgunlukla kendilerini anlatmayı tercih ediyorlar.
***
Bu olumlu havanın dışında davranış sergileyenler ya da sergileme niyetinde olanlar yok mu?
Elbette var.
Siyasi yorgunluklarına rağmen, eski alışkanlıklarıyla karşı olduklarına ya da desteklediklerine kulislerini yapıyorlar.
Ne kadar az etkili olurlarsa, CTP o kadar kazançlı çıkacak…
Önemli ve gerekli olan seçim sonuçlandığı zaman bugünün üç adayının canı gönülden bir birlerine sarılmaları, seçileni kutlamalarıdır.
***
30 Kasım’a sayılı günler kaldı.
Yarışta favori var mı?
Bir aday öteki iki adaya göre önde görünüyor ya da hissettiriliyor.
Şu an bir sıralama yap deseler, yapabilir miyim?
Bir, iki, üç diye sıralarım.
Aralarındaki fark büyük mü?
Değil.
Üçüncü sıradaki adayın yarıştan koptuğu kabullenilirse, genel başkanlık yarışı daha kıyasıya olabilir.
***
Son olarak sözü hiç uzatmadan şunu söyleyim. CTP’DEKİ GENEL BAŞKANLIK SEÇİMİNDEKİ SİYASİ OLGUNLUĞU ÖRNEK ALABİLİRSE, UBP’DE DÖNÜM NOKTASI OLUR…





