Önceki gün doğum günümdü.
Aman aman, doğum günü meraklısı değilim elbette.
Hatta hiç meraklısı değilim.
Doğum günü pastası üzerindeki mumlara ilk ne zaman üflediğimi hatırlamam. Hatırlamam derken, kimse, hatırlamadığım ilk yaşlarımda üfürdüğümü sanmasın.
1963 öncesi K. Kaymaklı’da doğum günü, pasta filan yoktu.
25 Aralık 1963’te göçmen olduk. En az üç sene doğru dürüst kalacak yerimiz yoktu. Uzun süre birkaç pantolonla idare ettim.
Etrafımda da doğum günü kutlayanı hatırlamam.
Fotoğrafları karıştırdım… Önce oğlum Serkan, sonra kızım Seran’ın doğum günü kutlama fotoğraflarını buldum… Benim ilk doğum günü pastam herhalde 1990’larda oldu…
***
Hayatımda coşkuyla mutlu olduğumu hatırlamam. Acılar, zor dönemler daha çok iz bıraktı hayatımda. Acıların nedenlerinin dürtüsüyle acımasız bir olabilirdim. Olmadım.
Tam tersi insanları sevdim.
En yalın tanımlamayla “kazık atanlara” bile benzer tavır koymadım. Sessizce arkamı döndüm o kadar.
***
Dün, gündem çok doluydu. Dünden bu güne taşıyacağım çok konu vardı.
O konulardan sadece bir tanesinin üzerine en az 20 yazı yazabilirdim. Bu gün için yazmak istemedim.
Dün Kıbrıs Tv’de konuğum Hür- İş Federasyonu Başkanı Ahmet Serdaroğlu konuğumda. Program girişinde, içimde taşanları söyleyince biraz rahatladım.
Günlük hayatımıza yukarıdan aşağıya akanlar, bizi zehirliyor.
Geçenler de yine bir programda, her türlü kirliliği toplumun gözüne soka soka, varlıklarında barındıranlar için “Nefret ediyorum” ifadesini kullandım. Nefret sözcüğü daha ağzımdan çıkarken irkildim. Nefret sözcüğünü kullanmayı kendime yakıştırmamıştım. Programın sonunda pişmanlığımı ifade ettim.
***
CTP Girne Milletvekili Fikri Toros’un da doğum günü 2 Aralık. Geçen yıl 2 Aralık’ta Sarayönü’nde ünlü sandviççi Lefkeli Hilmi’de buluşup sandviçle kutlamıştım. Önceki gün, yine buluştuk, bu kez Kutlay Erk, Baro Başkanı Hasan Esandağlı emekli yargıç Ömer Güran ve avukat Ezer Özsoy da katıldı bize.
Çok uzun olmayan bir sohbet yaptık.
Ülkenin halini, olası siyasi gelişmeleri, geniş bakış açsıyla konuştuk.
Çok hoşuma gitti.
***
Ayağa kalmıştık… Hukuk dünyamızda kalıcı izleri olan Emekli Başsavcı Akın Sait, oradan geçiyordu. Seslendim. Yanımıza geldim. Sıcak bir buluşmaydı.
Ayaküstü kısa ama değeri olan bir sohbetimiz oldu.
Ağırlıkla Akın Sait’i dinledik… “Kişilikli durursanız, mutlaka size saygı duyulur” dedikten sonra aktardı. “ Rauf Denktaş Bey’in de Cumhurbaşkanı olduğu dönemdi. Basın özgürlüğüyle de alakalı bir dava açılması için, askerin en üst makamından istekten öte baskı geldi. Tek başıma direnip, BAŞSAVCILIK OLARAK BEN BU DAVAYI AÇMAM, dedim ve açmadım. Komutan görevini tamamlayıp ayrılacağı zaman tüm makamları ziyaret edip, Allahaısmarladık dedi. Ben hariç.”
Orada bulunan herkes doğal olarak Akın Sait’in yıllar evvelki o tavrını, duruşunu takdir etti.
***
Fikri Toros kardeşimle 2 Aralık Sarayönü buluşmamız ömrümüz yettiğince sürecek.
Yalın, sosyal bir nedenin bahane olduğu ortamda yapılan sohbet, beni çok mutlu etti.
Yaptığımız sohbeti isimlendirmek istedim, kendi kendime… Zorlamadan buldum… “DOYUMLU İNSANLARIN, DOYUMSUZ SOHBETİ.”
Fırsat bulup, böylesi ortam yaratanların benimle aynı fikirde olacaklarından eminim.
