Lefkoşa surlar içi ve Girne…
Biri terk edilen, Lefkoşa Surlar içi…
Öteki, 50 yıldır, para hırsının kontrolünde, saldırıya, hatta saldırıdan öte tecavüze uğrayan. Girne…
Lefkoşa’dan Girne’ye giderken, Ciklos diye tanımlanan bölgede durup kollarınız doğuda Karakum, batıda Karaoğlanoğlu’nu, sınır kabul ederek açın… İki kolunuzun arasında kalan bölge, kontrolsüz, şehircilik kurallarına zırnık uymadan yapılanların yığılmış halidir.
Çok katlı yüksek binalarda akşamları ışık yanan konutların oranı yüzde otuzu ya bulur ya bulmaz. Tıpkı İskele’de olduğu gibi.
Neden?
Çünkü Girne’de yüzlerce, belki binin üzerinde konut, kara para sahiplerinin tasarrufunda paraları gibi karanlıktır.
***
- Kaymaklı, Lefkoşalıyım…
Girne uzun yıllar Lefkoşalıların, eğlence ve yemek mekanlarının olduğu yerdi. Bu nedenle, eğlence ve yemek mekanlarında gelişme gecikmeli oldu.
Girne’de eğlenceli, renkli hayat devam etse de, eski huzurlu, güvenli özellik gerilemiştir..
***
Girne, dronla görüntülensin.
Akdeniz çanağının bu güzel yerleşim yerinin 50 yılda ne hale geldiği çok rahat görülür.
İnsanların yaşadıkları alanların yakınında doğru dürüst yeşil alan yok…
Araç park sorunu da, yüksek düzeyde.
Sokaklardan hurda toplamak kolay, Kıbrıslı deyişiyle damlardan toplamak zor. Yüksek bir binadan etrafa manzara görmek için bakanların neler gördüğünü, yalın denemeyle görmek çok kolay.
***
Bunca olumsuzluk içinde Cumartesi Girne’de Club 216 kortlarında Çangar Motors sponsorluğunda yapılan BMW CUP Tenis Senyör ve Padel Turnuvası’nın ödül töreni vardı.
Tenisi ilgisi olsun olmasın hemen herkes bilir. Padel de tenise benzeyen ancak çift ekiplerin karşılaştığı bir oyun. Oyun alanını sınırlayan bazı yüzeyler de oyun alanının parçası..
Club 216 kortları bütünlüklü çok amaçlı bir tesisin parçası.
Çok katlı binada bir kat yoga merkezi… Bir diğer kat satranççılara kucak açmış.. Bir başka kat ise iş insanlarının, buluşma ve toplantıları için özel düzenlenmiş… Altta da cafe… 12 kişi çalışıyor.
Yatırımcısı sevgili Amber Ciddi.
Kaç kez, ‘Gel Hasan Abi, yaptıklarımızı gör’ diye davet etti. Kısmet dünmüş.
Girne’nin merkezi sayılacak bir yerde. Doğanköy yolu üzerinde, mahalle arasında bir tesis.
Gittiğimde Padel’de çift erkekler final maçı vardı.
İnşaat yığılması arasında Club 216 ‘yı bulduğumda çölde vaha bulmuş gibi hissettim.
Elbette böyle bir yatırımın da sürdürülebilirlik için ekonomik bir dinamizmi var.
Ancak bir iş insanı olarak Amber Ciddi, oraya çok katlı lüks konutlar yaparak büyük paralar kazanabilirdi.
Tercihini o yönde kullanmadı.
Oğlu İbrahim’in tenise ilgisi nedeniyle bir tenis kortuyla hayat bulan düşünce şimdi, uluslararası standartta bir tesise dönüştü.
Yazıma konu yapma nedenim, gördüklerimin bende yarattığı heyecanla karışık mutluluktur.
***
1974 sonrası Kuzey Kıbrıs’ta zengin olmak bir yana dünya ölçeklerinde servet sahibi olan azımsanmayacak sayıda Kıbrıslı Türk var. Bizden birileri diyemedim, Kıbrıslı Türk dedim. Çünkü bizden görmüyorum.
Çünkü pınar akışı gibi para kazanırken şimdi nehir akışı gibi para kazanıyorlar.
Başlangıçta parayı yönetiyorlardı, şimdi para olanları yönetiyor.
Çoğunun toplumsal düşüncesi yok olduğu için kendilerini düşünürler. Toplumla insani ilişkileri deniz seviyesinin de altın indi.
Tüm hesapları, daha daha kazanmak içindir. ‘Yaparım’ diye söz verseler de yapmazlar. Eğer bazı yerlerde kısa ömürlü katkı yapar görünürlerse, ‘ Kaz gelecek yerden tavuk esirgememe’ anlayışı mutlaka vardır.
***
Ödül töreninde Yaşar Demirkent’e ödülünü kutlayarak verdim. Ödül almaya iki minik yavrusuyla geldi. Eşi de onları görüntüledi.
Sporlar, sosyal kalitenin, farklı kültürlerin buluştuğu harika bir ortamdı.
Kıbrıslı Türk, Rus, Alman, Ukraynalı… Demografik yapımızdaki değişimin, çok güzel bir buluşması.
***
Yolunuzu düşürün… Etkilenip, takdir edeceksiniz…





