Her devletin mahrem bilgileri vardır.
Stratejik açıdan başkalarının, yani diğer ülkelerin eline geçmemesi gerekir.
Nüfus kayıtları örneğin, ya da ülkeye giriş-çıkış yapan insan sayısı ve yapısı.
Gerçi bunları bizim de tam bildiğimiz söylenemez, ama bu başka bir mesele.
Esas mesele, tapu kayıtlarımızın Rum tarafının, Rum hükümetinin eline nasıl geçtiği meselesidir.
Sordum, öğrendim.
Meğer bizim ülkede bir avukat tapu dairesine gidip istediği bilgiyi talep edebiliyormuş.
Bu ciddi bir güvenlik zaafiyeti.
Eğer bir avukat yürüttüğü veya yürüteceği bir davaya ilişkin bu yönde bir bilgiye ihtiyaç duyuyorsa bunu sadece ve sadece mahkeme izni ile yapabilmelidir.
Şimdi bu satırlarla ülkemiz avukatlarını töhmet altına da almış olduk.
Ama aslında bunu yapan ben değilim. Sistem bunu yapmakta.
Bir yerlerde bir sızıntı var ki Rum hükümeti detaylı bilgilere sahip olmuş.
Elbette günümüz şartlarında bu bilgilere ulaşmanın çok daha farklı yolu ve yöntemi de vardır.
Açarsın interneti, bakarsın ilanlara ve arayıp müşteri gibi dilediğin bilgiyi de alırsın.
Anlayacağınız bizim sistem delik deşik.
Sonra da sızlanmaya başlıyoruz.
Önce tedbirimizi alalım, kapımızı kapatalım ve kilitleyelim. Sonra hırsıza suç yükleriz.
Kamusal yapı anlamında büyük bir dağınıklık söz konusu.
Bunun önüne geçmemizin yegane yolu e-devlete geçmektir.
Acilen ve daha fazla zaman kaybetmeden.
Bu konuda yürütülen çalışmalar var. Ama ağır gidiyor.
Deyim yerindeyse, herkes elindeki işi bırakmalı ve bu konuya sarılmalıyız.
Yoksa başımız daha çok ağrır.
Bizim Tapu Kayıtları Havada Uçuşurken





