Bugün sizlerle zaman tünelinde yolculuk yapıp, tam 20 yıl önce 20 Eylül 2005’te yayımlanan, “İş yapanı, eser yaratanı ayakta alkışlarım arkadaş…” başlıklı yazımı sizlerle buluşturacağım. Kim demiş Kıbrıslı Türkler, iş başaramaz?
Neyse fazladan girişe gerek yok. 20 yıl önceki, “İş yapanı, eser yaratanı ayakta alkışlarım arkadaş…” yazım:
***
“Tam elli gün önce 31 Temmuz 2005 Cumartesi günü Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Okul Öncesi Eğitim okulunun yapımı devam eden binasını YDÜ Kurucu Rektörü Dr. Suat Günsel ve Mimar Adem Aköl ile birlikte gezmiştim.
Finişe yakın görünmüyordu. Ama 15 Eylül’e yetişeceği söyleniyordu.
YDÜ kampüsünde öyle hızlı inşaatlar gördük ki, “Acaba yetişecek mi?” sorusunu sormadım.
O gözlemin ardından 2 Ağustos 2005’te “Suat Hoca çıtayı yüksek tutunca…” başlıklı yazımı sizlerle buluşturdum.
O yazımın bütününde şu paragraflar yazının özünü oluşturuyordu:
“Okul öncesi öğretmenliği, YDÜ Okul Öncesi Öğretmenlik Bölümü ile öğrendi bu toplum bir anlamda. YDÜ Okul Öncesi Öğretmenlik bölümü öğrenci ve ailelerinin eylemleri eğitim şurasından daha fazla katkı koydu eğitimin en azından bir kesitinin tartışılmasına.
Okul öncesi eğitim, öğretim olayında yer alacakların da çok iyi yetişmesi kaçınılmazdır. Çünkü o yaş grubuna yönelik öğretmenlik ciddi bir uzmanlık ister.
YDÜ bünyesinde ilkokul, ortaokul ve lise yaş grupları için öğretim kurumları vardı. Eksik olan Okul Öncesi Eğitim kurumuydu.
Suat Hoca, YDÜ’de yükselen her yapıyı topluma kalıcı bir değer kazandırmanın hazzıyla farklı bir heyecanla yaşar ve bu heyecanını paylaşırken farklı bir dünyaya gider.
Hemen aklınıza şu soru gelebilir:
Halkın daha kolay anlayacağı dilden bir anaokulu binası ne kadar farklı olabilir ki heyecan versin?
Doğruya doğru 15 Eylül 2005’te minik yavrulara kucak açacak binanın yanına yaklaşıncaya kadar benim düşüncem de buna yakındı.
Bina, daha bitmeden konuşuyor.
“Burada okuyacak çocuklar Mars’tan mı gelecek?” diye esprili bir soru sordum. Mimar Adem Aköl arkadaş sözüm bitmeden ekledi. “Örgün eğitime buradan başlayanlar gelecekte Mars’a gidecek olanlardır.”
Daha bina yapılırken hedeflenen iki yüz öğrencinin kaydı yapılmış.
Suat Hoca, Okul Öncesi Öğretmenlik konusu tartışılırken, “Bizim amacımız okul öncesi eğitimde bir dünya markası yaratmaktır.” dediğinde pek çok kişi bunun üzerinde durmamıştı.
Yapımı hızla devam eden binayı görünce çok iyi anladım.
Çocuğun her türlü gelişimi için ne gerekirse projeye yerleştirilmiş… Oyun salonundan, aynı çatı altında minikler için kapalı yüzme havuzuna kadar.
Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinin büyükelçileri YDÜ’yü gezerken Okul Öncesi Eğitim Yuvası için anlaşmış gibi, “Böyle bir alt yapı bizim ülkemizde yok.” derken gerçeği ifade ediyorlardı.”
* * *
YDÜ’ye bakarken her zaman sahiplenme duygusuyla birlikte heyecan duydum. Suat Günsel’e saygım, sevgim olması gereken kadar var. YDÜ’nün bende yarattığı heyecanın kökeni kişiselliğin çok ötesindedir.
Dün YDÜ Okul Öncesi Eğitim yuvası minik yavruları kucakladı. Okullarda ilk günün heyecanını çok iyi bilirim. Okulun yerine oturması için bir zaman dilimine gereksinim var.
Buna rağmen dün öğle saatlerinde gittim.
Bir zamanlar tilkilerin cirit attığı Dikomo tepelerinde yepyeni, çağdaş bir eser daha ortaya çıktı. Bazılarının, “Tembel, iş bilmez, hazır yiyici” diye aşağılamaya çalıştığı Kıbrıs Türk insanının neler başarabileceğinin bir örneğini daha görmenin gururunu, heyecanını yaşadım.
Bu eserlerden toplumsal boyutta pay çıkarmak yerine kişilerle uğraşan ve bu eserlerin üzerinde durmayı başarmak yerine altında kalıp ezilenlere hiç bir sözüm yok.
Suat Günsel, lafla değil eserleriyle yaşamda, bu topraklarda iz bırakmayı tercih etmiş bu toplumun insanı. Artıları eksileri bir yana, bu topraklarda büyük ölçekli kalıcı eserleri topluma kazandırıyorsa, iş yapıyorsa ayakta alkışlarım arkadaş.” (20 Eylül 2005–KIBRIS)





