Kendimizi bildik bileli Türkiye’de siyasetin ve seçimlerin olmazsa olmazları küfürdür, argodur, her türlü seviyesiz eleştiridir, aşağılamadır, öfkedir, kindir, nefrettir, çamur atmadır, yalandır, dolandır, fırıldaklıktır, ve akla gelebilecek her türlü hilebazlık ve entrikadır…
Dünyada siyasetin iki türlü kültürü vardır.
Bir tanesinde, ki buna en hafif tabirle “argo kültür” diyebiliriz, yukarda verilen her türlü olumsuzluğu mübah sayan çağdışı zihniyet hakimdir, ve kültürde genelde maddi ve manevi değerlerini oluşturamamış veya var olanları da kaybeden, toplumların ve ülkelerin değil, şahsiyetlerin çıkarlarını ön plana çıkaran bir sömürü düzeni vardır.
Diğerinde ise birincisinin tam tersi olarak, çağdaş ve seviyeli bir kültür hakimdir.
Medeni ve seviyeli olanı, (ki bunun da adı üstünde, “medeni kültür” diyebiliriz), en ufak bir hata payını bile kaldırmayan bir kültürdür, bu kültürde yukarda sayılan olumsuzlukların hemen hiçbiri görülmez, hata payı ve başarısızlık kamufle edilmez, siyasetçi sorumluluk sahibidir, hatayı yapan ve başarısız olan sorumluluğunu kabul eder ve en ufak bir eleştiriye bile fırsat bırakmadan siyaset sahnesinden çekilir.
Türkiye’de ve kısmen de bizde hakim olan kültür ne yazık ki birincisidir.
Ancak bu tür kültürün de sınırları aşıldı, hatta öyle bir aşıldı ki, artık dünyada eşi benzeri olmayan bir seviyeye geçildi, kara mizahla siyaseten eleştiri yapılacak diye rota iyice şaşırıldı, siyasette rakip kabul edilen insanlar hayvanlaştırılarak aşağılanmaya başlandı.
Mizaha ve eleştiriye karşı değilim, seviyeli mizaha ve eleştiriye aklı başında kimse de karşı değildir, ancak kara mizahla siyasal eleştiri yapılacak diye terbiyesizliğin daniskasını yapmak, insanları hayvanlaştırarak aşağılamaya çalışmak ve kılıktan kılığa sokmak da hiçbir şekilde kabul edilemez ve tek bir şeye işaret eder; en derin şekilde akıl tutulması!!!
TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kara mizahla siyaseten eleştirecekler diye abuk subuk bir karikatür çizdiler, adamı aşağılayacaklar diye kurbağa, deve, maymun, kaz, yılan, fil, zürafa, inek kılığına soktular.
Bu rezalete, ne acıdır ki, Atatürk’ün kurduğu CHP’nin başında oturan “zoraki şahsiyet” Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı…
Girdiği her seçimde kendini maskara yerine koyduran, siyasi hayatında bir tek kez bile kendine başarı hedefi koyamayan, rakiplerinin başarısızlığının kendi hanesine başarı olarak yazılmasını bekleyen (tabi bu kafayla çok bekler), Türkiye’nin çağdaş ve medeni insanına da takındığı tutum ve tavırlarla ihanet eden Kemal Kılıçdaroğlu’nun da akıl tutulmasına uğraması elbette şaşılacak bir şey değil.
Öyle görünüyor ki, yenile yenile aşağılık kompleksleri iyice kabardı ve en sonunda rakibine karşı duyduğu nefretten kafayı da yedi…
Ve aynı şekilde akıl tutulmasına uğrayan üniversite öğrencileri…
Bir üniversite bitirdi diye kendini alemin akıllısı sanan, dünyanın iyi üniversitelerinden birinde okusa daha ilk dönemden çuvallaması kaçınılmaz olan, şımarıklıkta, züppelikte sınır tanımayan, baba parasıyla otlandıkları meyhane, bar köşelerinde sigara dumanı altında bulutlanmış kafalarla içkiciğini yudumlarken yaptıkları abuk subuk geyik muhabbetlerini felsefik söyleşi zanneden, hayatlarında henüz hiçbir şeyi kendi başlarına ispatlayamamış, iletişim kurma konusunda kendi “türlerinden” başka türlerle ilişki kuramamış, bu kafayla kurmayı da asla beceremeyecek, iki kelime laf üretip de eleştiri yapma yeteneğinden yoksun, şımarıkça eleştiri yapayım derken eleştiri boyutunu aşağılama boyutuna çeken, tavrıyla ve tarzıyla kendisini eleştirmeye çalıştığı şahsiyetten çok daha aşağı seviyeye düşüren ve “bulutlu kafasıyla” bunun da farkında olmayan, yaptığını “devrim” zanneden zavallı üniversite öğrencileri veya mezunları…
Bir taraftan yediğiniz haltı demokratik hak zannederek bir insanı kara mizahla eleştireceksiniz diye kurbağa, deve, maymun, kaz, yılan, fil, zürafa, inek kılığına sokarak aşağılayacaksınız, sözde şovla komplekslerinizi tatmin edeceksiniz, diğer taraftan kendinizi Türkiye’nin aydını sanacaksınız ve size alkış tutulmasını bekleyeceksiniz…
Eğer bu rezalet medeni bir ülkede yapılsaydı, hayvan hakları savunucuları bunların yüzüne tükürür, “küflenmiş beyinlerinizle siyaset ve eleştiri yapacaksınız diye birbirinizi yerken hayvanları rahat bırakın geri zekalılar, gidin derhal psikiyatrik tedavi alın” diyerek yerin dibine sokardı…
Türkiye’yi kamplara bölünmesinde kendinde hiçbir sorumluluk aramayan, siyaset ve sokak kültürünün çağdaş bir seviyeye çıkarılması için uğraşmayan, yanlıştan kendine hak payı çıkaran, başkasının yaptığı hatanın kendi hanesine başarı olarak yazılmasını bekleyen bu “entel dantel” zihniyetin doğurduğu tek bir “karşı etki” ve sonuç vardır, o da Türkiye’de zır cehaletin envai boyutta kendine yer edinme fırsatı bulması ve bu zır cehaletten beslenerek doğan din sömürüsünün kapitalist bir kılığa bürünmesidir.
Türkiye’nin akıl tutulmasına uğrayarak insanı hayvanlaştırarak aşağılayan sözde aydını, hırsından ve doyumsuzluğundan gözü kararmış sözde medeni insanı ile beyin devrecikleri kapitalizmle din sömürüsünü şahsi maddi çıkarları doğrultusunda harmanlarken özellikle kadını ve çocuğu sömürmeyi kendine mübah bilen, baş örtüsü takmayan kadınları ve savunmasız çocukları tecavüz hedefi haline getiren, yaşamlarını olabilecek en vahşi şekilde katleden kokuşmuş beyinli tarikat, cemaat sapıkları arasındaki fark artık tespit edilebilecek boyutta değildir…
Daha da kötüsü, ortaya çıkan “aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık” manzarası, Türkiye’nin gerçekten aydın olan insanına seçme şansı da bırakmamıştır, ülkenin geleceği hakkında umut da bırakmamıştır.
Bu aşamadan sonra artık zoraki başkan durumunda olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapacağı tek bir şey vardır, derhal koltuğu bırakmak ve daha fazla mide bulandırmadan ortadan kaybolmak…
Aynı şekilde, eğer Türkiye’nin gerçek aydınları, medeniyetin gerçekten ne olduğunu bilen insanları ve özellikle CHP seçmeni da bu gidişatın düzelmesini isterlerse, tepkilerini en açık şekilde ortaya koymalı, özellikle de CHP genel başkanının geliştirdiği veya arka çıktığı mevcut siyasi eleştiri üslubunun hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini, ülkenin geleceğine ve gençliğine hiçbir şekilde faydası olmayacağını, aksine zararı olacağını ve mevcut durumu daha da kötüye götüreceğini şiddetle vurgulamalıdır.
Bugün akıl tutulmasına uğrayarak kara mizahla hayvanlaştırmaya ve aşağılamaya çalıştıkları adam, her türlü hatasına rağmen, Türkiye’yi kokuşturan, tüm maddi ve manevi değerlerini yerle bir eden, devleti ele geçirmeyi kendine hedef koyan, din sömürüsünden kapitalist menfaat elde eden tarikat, cemaat oluşumlarına karşı öyle ya da böyle bir savaş başlatmıştır ve eğer böyle devam ederse, Türkiye’yi kokuşturan bu yapıları tek tek indirir ve foyalarını ifşa ederse, Türkiye’nin aydın insanlarının da bu konudaki beklentilerine yönelik bir siyaset geliştirirse, ki akıl bunu söyler, günün sonunda CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibilerin hiçbir fonksiyonu kalmayacak, esamesi bile okunmayacak, Türkiye’nin aydın ve medeni insanlarından geriye kalanlar da bugün aptallık ötesi bir tutumla kara mizahın arkasına saklanarak hayvanlaştırma yoluyla aşağılamaya çalıştıkları adamın arkasında yer alacaktır.