AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, “Kemal Kılıçdaroğlu tehlikeli bir oyun oynamaktadır. Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının CHP’sinin bilmesi gerekir ki, sandıktan 25 milyon oyla çıkmış iradeyi yok saymak faşizmdir. Sokağa davetiye faşizmdir. Sokağı aktör haline getirme çabası faşizmdir. Adalet sokakta aranmaz. Sandığı ve seçimi yok sayan, isyan çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, maalesef topluma bir anarşizm sunmaktadır” dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, parti genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul yürüyüşü ve Maltepe mitingiyle ilgili değerlendirmede bulunan Ünal, “Kılıçdaroğlu’nun dünkü konuşmasını bir siyasetçi olarak demokrasimiz ve siyaset kurumu açısından son derece sıkıntılı ve tehditkar bulduğumu paylaşmak istiyorum. Dünkü konuşmasında Kemal Kılıçdaroğlu 16 Nisan halk oylamasını gayrimeşru gördüğünü, hükümetin meşruiyetini sorgulayan, TBMM’nin mevcut durumunu sorgulayan ve konuşmasının akabinde de ‘sonuna kadar sokak, sonuna kadar sokak’ ifadesini kullanan bir dilin demokrasimiz ve siyaset kurumumuz açısından oldukça riskli olduğunu düşünüyoruz. Kılıçdaroğlu, ‘bize adaleti niye sokakta arıyorsunuz diyorlar ama 15 Temmuz’da darbeyi savuşturan parlamentonun duruşu ve insanların sokağa inmesiydi’ diyor. Sizlere soruyorum asker kıyafeti giymiş teröristlerin eli silahlı devletin tankını, uçağını, helikopterini ele geçirip inanlara ateş eden ve bir darbe girişiminde bulunan darbecilerle ve onlara karşı sokağa inmekle, seçilmiş meşru hükümetin anayasal uygulamaları çerçevesindeki icraatlarıyla yoluna devam eden hükümeti aynı kefeye koymak demokrasimize ve meşruiyet anlayışına sığar mı bunu da kamuoyunun vicdanına bırakıyorum” diye konuştu.
“Kılıçdaroğlu sokakla adaletin gelmeyeceğini bilmiyor mu?”
Ünal, konuşmasına şöyle devam etti:
“‘Ne olursan ol kim olursan ol adaleti bu ülkeye getireceğim’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu, eğer demokrasimizi, siyaset kurumumuzu, seçilmiş meşru hükümeti gayrimeşru görüyorsa acaba adaleti hangi yolla getirecek. Siyaset kurumunun asli görevi toplumsal talepleri, ihtiyaçları alıp bir siyasi akla dönüştürüp TBMM’ye yansıtıp, TBMM üzerinden de toplumsal talepleri halkın taleplerini bir cari sistem üzerinden çözüme kavuşturmaktır. O yüzden siyaset, demokrasi güzeldir. Demokrasi tarihine baktığımızda demokrasi tarihi yüzlerce yıldan beri sokaktaki kargaşanın seçimler ve sandık aracılığıyla parlamentoya taşınması tarihidir. Siyaset, demokrasi bu yüzden güzeldir. Şimdi siz siyaset kurumu aracılığıyla parlamentoya taşınan talepleri Kılıçdaroğlu’nun tekrardan parlamentodan alıp demokrasiden, siyasetten alıp sokağa taşımak istediğine şahit oluyoruz. Bu konuda gerçekten Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne yapmak istediğini etraflıca açıklaması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer demokrasiyi, siyaseti, seçilmiş hükümeti yok sayıyorsa Kemal Kılıçdaroğlu sokakla adaletin gelmeyeceğini bilmiyor mu? Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz’la ilgili halkın 15 Temmuz’u, sarayın 15 Temmuz’u, halkın polisi, halkın jandarması, sokağın parlamentosu çünkü miting meydanında 10 maddeyi okuduktan sonra kabul edenler etmeyenler oylamasıyla da demokrasi tarihi boyunca sokağın parlamentoya taşınma sürecini ‘TBMM’nin iradesi elinden alınmıştır’ gibi tuhaf bir argümanla miting meydanına taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu miting meydanında oylama yapıyor. Burada Kemal Kılıçdaroğlu paralel bir yapı mı oluşturmak istiyor. Sonra da diyor ki ‘siyaset bölmemektir’ diyor. Bu bölücülük değil midir Sayın Kılıçdaroğlu?”
“Sayın Kılıçdaroğlu sokağı ve isyanı teşvik etmektedir”
Kılıçdaroğlu’nun sandığı, seçimleri, siyaseti referans göstermediğini söyleyen Ünal, “Sayın Kılıçdaroğlu sokağı ve konuşmasının sonunda ifade ettiği gibi isyanı teşvik etmektedir. Bir siyasetçi olarak Kemal Kılıçdaroğlu bunu nasıl yapabilir. 15 Temmuz’u FETÖ’cü bir dille ‘kontrollü darbe’ diye ifadelendirirken, asıl darbenin 20 Temmuz olduğunu, dolayısıyla OHAL ilanıyla asıl darbenin başladığını söylüyor Kemal Kılıçdaroğlu. Seçilmiş meşru hükümetin, seçilmiş Cumhurbaşkanının anayasada dayanağı olmayan tek bir eylemini gösterebilir misiniz? 19 Temmuz gecesi Grup Başkan Vekilimiz Mustafa Elitaş siyasi partilerin grup başkan vekillerini arayarak bu konuşu istişare etmiş ve bu konuda mutabakat sağlanmış ve CHP Grup Başkan Vekili Levent Gök, ‘OHAL ilanı konusunda hassasiyeti anlıyoruz ama TBMM’de buna muhalif olacağız’ demiştir. Dünyanın hiçbir yerinde demokrasiyi kullanarak, demokrasinin yok edilmesine izin verilmez. Dünyanın hiçbir yerinde siyaset kurumunun kullanılarak siyaset kurumunun yok edilmesine izin verilmez. Dünyanın hiçbir yerinde sokak çağrısı meşru değildir. Çünkü insanlık tarihi boyunca sokaktan adalet çıkmadığı için sandıktan iktidar çıktığı için ve sokaktaki kaos demokrasi tarihi içerisinde parlamentoya evrildiği için bugün parlamentolar vardır” ifadelerini kullandı.
“Kemal Kılıçdaroğlu tehlikeli bir oyun oynamaktadır”
“Kemal Kılıçdaroğlu’nu parlamentoya ve siyasete saygılı olmaya davet ediyorum” diyen Ünal, şunları kaydetti:
“Bizi dikta olmakla suçlayan Kemal Kılıçdaroğlu 1940’lardan örnek veriyor. 1940’ların Almanya’sına Türkiye’yi benzeten Kemal Kılıçdaroğlu 1940’ların Almanya’sında böyle bir yürüyüşü yapabilir miydi? Hükümeti ve Cumhurbaşkanını yargıya müdahale etmekle suçlayan Kemal Kılıçdaroğlu, bırakın müdahaleyi açık bir şekilde tehdit etmekte, sokakla tehdit etmekte ve eğer siz demokrasiyi, parlamentoyu, seçilmiş meşru hükümeti yok sayıyorsanız sokağı adres gösteriyorsanız bunun adı faşizmdir. Eğer siz 100 bin kişinin sokağa çıkmasına yaslanarak 25 milyon kişinin sandıkta verdiği oyunu, iradesini yok sayıyorsanız bunun adı faşizmdir. Kemal Kılıçdaroğlu tehlikeli bir oyun oynamaktadır. Mesele kapının önüne koyarım dediği parti içi muhalefetin meselesi değildir, mesele bir Türkiye meselesidir. Seçilmiş meşru hükümeti, cumhurbaşkanını, anayasayı, 16 Nisan halk oylamasını, sandığı ve seçimleri gayrimeşru ilan edemez, bu millet de buna izin vermez. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu milleti sokakla korkutacaksa, bu millet 15 Temmuz cehennemini yaşamış ve tanklara göğsünü siper etmiş bir millettir. O yüzden kimseyi kimseyle korkutmasın. Meşru siyaset içerisinde, demokratik siyasetin parçası olarak sorunların çözüm yerinin TBMM olduğunu bilerek, milli iradenin tecelligahının TBMM olduğunu bilerek seçimleri sandığı referans göstererek siyaset yapmalıdır. Sokağı ve isyanı referans göstererek değil. Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının CHP’sinin bilmesi gerekir ki, sandıktan 25 milyon oyla çıkmış iradeyi yok saymak faşizmdir. Sokağa davetiye faşizmdir. Sokağı aktör haline getirme çabası faşizmdir. Adalet sokakta aranmaz. Sandığı ve seçimi yok sayan, isyan çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, maalesef topluma bir anarşizm sunmaktadır. Bundan vazgeçmesini kendisine tavsiye ediyoruz.”