Dünyamızda yenilenebilir enerjinin önemi ve payı hızla artıyor. Peki, yenilenebilir enerji devletleri ve devlet olmayan aktörleri, enerji oyununu nasıl etkileyecek? Kolombiya Üniversitesi Global Enerji Politikası Merkezi tarafından hazırlanan ve Haziran ayında yayınlanan “The Jeopolitics of the Renewable Energy” başlıklı çalışma işte bu sorulara cevap arıyor. Çalışmayı esas olarak kaleme alanlar Meghan O’Sullivan, Indra Overland ve David Sandalow. Başka yazarlar da katkıda bulunmuş. Bir grup çalışması. Bu rapor ve benzeri çalışmalar temelinde yenilenebilir enerji jeopolitiğine kısaca göz atalım.
Yaklaşık bir yüzyıldır enerji jeopolitiği denince akla petrol ve doğal gaz gelirdi. 2000-2016 döneminde dünya enerji tüketiminin önemli kısmı petrol ve doğal gaz kaynaklıydı. Tabii kömürü de unutmamak gerek. Dünyada ulaşım tamamen fosil yakıtlara dayanıyordu. Şimdi bu durum değişiyor. Hem uluslararası sistem, hem de enerji jeopolitiği yeniden oluşuyor. Bir geçiş dönemindeyiz. Global düzeyde yenilenebilir enerjiye ciddi bir yönelim var. Yenilenebilir enerjinin payının artması fosil yakıt talebini azaltacak. Bunun petrol ve doğal gaz üreten ülkeler için sonuçları olacak. Enerji jeopolitiğinde güç dengesi petrol ve doğal gaz üreten ülkelerden yenilenebilir enerjiye doğru kayıyor. Kısacası geleneksel enerji jeopolitiği değişiyor.
Şili, Ürdün, Fas ve bazı ada ülkelerinde yenilenebilir enerji şimdiden büyük paya sahip. Güneş ve rüzgar enerjisinin maliyeti hızla düşüyor. Hibrit ve elektrikli arabaların satışında artış var. Dünyanın önde gelen araba üreticilerinden Volvo firması 2019 yılından itibaren sadece elektrikli ve hibrit araba üreteceğini açıkladı. Bu tarihi bir karar. Volvo’yu başka firmalar izleyebilir. Fransa hükümeti 2040’tan itibaren tüm petrol ve dizel kullanan araçları yasaklayacağını açıkladı. Petrol, gaz, kömür kullanan tüm projeler de yasaklanacak. Büyük olasılıkla diğer bazı ülkeler de benzeri kararlar almaya başlayacak. Yenilenebilir enerji projelerine büyük yatırımlar yapılıyor. Örneğin enerji şirketi olmayan Google Kenya’da Afrika’nın en büyük rüzgar enerjisi projesine yatırım yapıyor. Fosil yakıtlarla yenilenebilir enerji arasındaki rekabette iklim politikaları önemli rol oynayacak. Paris İklim Anlaşması ve hayata geçirilmesi bu bağlamda son derece önemli.Trump’a rağmen anlaşmada belirlenen hedeflere bağlı kalmamız lazım.
Gelecekte enerji tüketiminde fosil yakıtlarla yenilenebilir enerjinin payının ne olacağı konusunda farklı öngörüler var. Bu tahminler teknolojik gelişmeler, ekonomik büyüme, nüfus artışı ve başka faktörler göz önünde bulundurarak yapılıyor. Rapordaki tahminlerin detayına girme imkanımız yok. Farklı tahminlerde oranlar farklı olsa da yenilenebilir enerjinin payı artıyor. 2050’de yenilenebilir enerjinin payının fosil yakıtları geride bırakacağını öngören çalışmalar var.
Yenilenebilir enerjiye geçiş hızlandıkça bu alanda kullanılan dysprosium, neodymium, terbium, europium, yttrium gibi elementler önem kazanıyor. Bunlara sahip olan ülkeler geçmişte petrol ve doğal gaza sahip olan ülkeler gibi avantajlı olacaklar. Çin ve Rusya bu alanda global rezervlerin yüzde 57’sine sahip. Yenilenebilir enerjide lityum da önemli. Avusturalya, Şili, Çin, Arjantin dünyanın en önemli lityum üreticileri. Bolivya’nın zengin lityum kaynakları henüz hiç işlenmedi. Indium ve kobalt önemli. İndium konusunda Çin, kobalt konusunda Kongo Demokratik Cumhuriyeti çok zengin.
Güneş ve rüzgar enerjisinde hızlı artış petrol ve doğal gaz talebini aşağıya çekecek. Elektrik üretiminde özellikle kömür kullanımı azalacak. Ulaşımda ise çözüm elektrikli araçların öne çıkması. Yenilenebilir enerjinin ağırlık kazanması fosil yakıt ithal eden ülkelerin konumunu etkileyecek. Fosil yakıta olan bağımlılıkları ve buna ödedikleri büyük miktarlar azalacak. Tabii yenilenebilir enerjiye geçişin en önemli sonucu iklim değişikliği üzerindeki olumlu etkisi olacak. Sera gazı emisyonları azalacak. Paris İklim Anlaşması küresel ısınmanın 2 derecenin altında kalmasını hedefliyor. Yenilenebilir enerjiye geçiş bu hedefe ulaşabilmemiz için şart. Küresel ısınma kontrol altına alınamazsa ülkelerin karşılaşacağı sorunlar, istikrarsızlıklar, anlaşmazlıklar iyi biliniyor. Ülkeler güvenlik planlaması yaparken artık iklim değişikliği konusunu da hesaba katıyorlar.Yenilenebilir enerji gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir kalkınma yoluna girmelerine de yardımcı olacak. Özellikle Afrika’nın kalkınmasında yenilenebilir enerjinin önemli rol oynaması bekleniyor.
Enerji alanında önemli bir geçiş dönemindeyiz. Yenilenebilir enerji çalışmalarına destek vermek hepimizin görevi.