Kıbrıs Türk Halkı olarak AKP siyasetini, laik demokratik toplum değerlerimize ters düşen bazı yaptırımlarını, bir çoğumuz onaylamıyor olabiliriz. Çoğunluğumuzun bu demokratik görüş tercihidir ve gayet olağandır.
Diğer yandan, şunun da altını hemen çizelim AKP Hükümet politika ve karaları başka bir şey.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kararları ve varlığı başka bir şey olmakla beraber. Her insanın savaş karşıtlığı hakkı saklı olmakla birlikte, savaş kararı, salt Hükumet kararı değildir, bunu bilmek gerekir, bir Devlet kararıdır.
Doğru, Kıbrıs’ta, barış hayali peşindeyken, savaş dahil, her türlü şiddete, kime ve hangi amaç uğruna olursa olsun anarşiye ve toplumun birlik ve beraberliğini bozguna uğratan her türlü saldırıya, oyunlara, hepimiz karşıyız. Bu konuda da hemfikir miyiz? Sanırım evet.
Peki, Afrika gazetesinin, demokratik basın özgürlüğü saklı olmakla birlikte, söz konusu gazetenin durduk yerde bir toplumu veya o toplumdaki bir kısım insanı şiddeti meyletme ve şiddeti azmettirmesine olumlu bakıp, göz mü yummalıyız. Sanırım bunda da aynı fikirdeyiz, tabii ki kesinlikle hayır.
Şimdi tabloya şöyle bir bakalım. En başta, ne oldu da, Kıbrıs Türk Halkı olarak hiç birimizin tasvip etmeyeceği bir şekilde insanlar yollara dökülüp, demokrasi çerçevesinde protesto etmek yerine. Afrika gazetesinin camlarını yerlere indirip, çalışanlarının canını tehlikeye attı.
Buna sebep olan nedenlere göz mü yumalım, burada mı ayrışıyoruz?
Eğer, bir toplumdaki farklı siyasi görüşün ve duruşun, toplumun birliğini bozmaksızın, yan yana ve birliktelik içerisinde demokrasiyi kucaklamasını bekliyorsak. Siyasi ve yargı yolunda da aynı ölçüde demokratik ve tarafsız olmamı gerekmez mi?
Sokaklara voyvodalık sergilenmesine ne kadar karşıysak, bu olayların fitilini ateşleyenlere de o kadar karşı durmamız gerekli değil mi. Toplumu galeyana getirip, şiddete, kırıp döküp tarumar etmeye kışkırtan nedenleri, kurumları ve gazeteyi görmezden mi gelelim?
Tabii ki hayır, bu da yanlış olur.
Hal böyleyken, “Savaşa Hayır” başlığı yerine “Türkiye’den bir işgal Harekatı daha” başlığını atan. Yani, bir kısım toplumun üzerine benzin döküp, kibriti çakan, yani o densiz ve yanlış manşeti atan gazetenin, bu ayaklanmada, şiddet olaylarında bir payı yok mu sizce?
Yok diyorsanız, vicdani adalet terazinizi tamire götürmenizi tavsiye ederim.
Elin Amerikalısı kuş uçuşu 10 bin küsur kilometre öteden, İngiltere ortalama 3 bin kilometreden, Rusya 2 bin 700 küsur kilometreden Türkiye’nin güney sınır bölgelerine yakın topraklara gelip terörist ordusu kuracak, füzeler koşullandıracak, güç gösterisinde bulunacak, bölge topraklarında hakimiyet kurup savaş stratejisi uygulayacak ve Türkiye ise burnunun ucundaki tehlikeli savaşa seyirci kalacaktı, öyle mi?
Ve sonra, Kıbrıs’ımızda bir gazete daha barışçıl olacak şekilde “Savaşa Hayır” başlığı yerine; 90’lı yılların başından beri Ortadoğu’yu karıştırmakla meşgul olan Amerika ve İngiltere Nato kamuflajı altında yıllarca bölge insanlarına kan kusturacak, kimsenin sesi çıkmayacak. Fakat, Türkiye’nin giriştiği, Afrin bölgesine yaptığı harekatı işgal olarak değerlendirecek.
Arkadaşlar, ben bu çıkışı hiç samimi ve doğru bulmuyorum. Eğer siz samimi görüyorsanız, zerre kadar strateji ve uluslararası ilişkiler bilginiz olmadığına inanırım.
Ve söz konusu gazete, kurulduğu günden bu yana Türkiye’de ve Kıbrıs’ta Türk halkları ve politikası aleyhine yayın yapacak. Attığı provokatif başlıkla, adada, toplumsal iç huzur ve barışta ayrılık, kargaşa yapmayı planlayacak. Birileri galeyana gelip, gazetenin beklediği gibi, nahoş, demokrasi dışı saldırı ve eylemlerde bulunacak.
Gazete, beklentisi doğrultusunda cereyan eden olayları kendi siyasi çıkarlarına uygun bir şekilde kullanıp toplumu kutuplaştırmaya yönelecek.
KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı da tüm bunları görmezlikten gelip, söz konusu gazetenin tüm bu çirkinliklerde hiç payı yokmuş gibi. Galeyana gelip, gazeteye zarar verenler durduk yerde demokrasinin beşiğine saldırıya geçmiş gibi bir algıyla tek taraflı tutuklatma girişiminde bulunacak.
Bu ne kadar adil ve doğru sizce?
Adaletin terazisinin tek değil, iki kefesi vardır. İki ayrı kefeye, iki ayrı karşıt görüşü de koyup, tartımı bu şekilde yapmazsan, doğru ve adaletli bir sonuç elde edemezsin.
Ortada bir basın yasası var.
Basın Özgürlüğü Yasası Madde 26 ne diyor: “Basın ve haber alma özgürlüğü, kamu düzenini, ulusal güvenliği veya genel ahlakı korumak, kişilerin şeref, haysiyet ve haklarına tecavüzü, suç işlemeye kışkırtmayı önlemek veya yargı görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak için yasa ile sınırlanabilir.”
Ne anlama geliyor bu, ne diyor yasa: “Be gardaş diyor, eyerlim ki atacağın manşet veya yapacağın haberler toplum düzen ve birliğini, ulusal güvenliği ve huzuru, siyasi ve sosyal birliği, özellikle bir ülkenin birlik ve bütünlüğünü tehdit edici unsurlar taşıyorsa, yanlıştır ve yasaktır” diyor. Yasa diyor bunu, altını çizerim.
Peki bu yasanın tam aksine ne yapıyor Afrika gazetesi: Kıbrıs Türk Halkının milli aidiyetine, birlik ve bütünlüğüne, toplumlar arası hak ve hürriyetine, Kıbrıs ve Anadolu Türk Halkı’nın dostluk ve kardeşliğine fesatça nifak tohumları ekiyor..
Başka ne yapıyor bu gazete: Vatandaş olsun veya olmasın ki (vatandaş olmayanlar beğenilsin-beğenilmesin, istensin-istenmesin ülkemizin misafirleridir) her ne kökenden gelirse gelsin, kendi sosyalist siyasi duruşuna da ters düşecek şekilde, bir toplumun, tümsel nüfus varlığının, tüm etnik, kültürel, dini birlik ve dostluk imajını zedeliyor.
Başka ne yapıyor bu gazete: İki taraflı görüşmelerle, temelde iki farklı etnik grup olan Rum Türk dostluk ve barışını desteklerken. Toplumsal iç huzuru bulandırıp, iç barış bütünlüğünü bozucu yayınlar yapıyor.
Rum-Türk birlik ve beraberliğini desteklerken. Kıbrıs Türkü ile Anadolu Türkü arasına siyasi fesatlık, uluslararası ilişkiler açısından nifak tohumları ekiyor.
İşte bu noktada kökeni ne olursa olsun vatandaş nüfusunun %’de 60 küsurunun oyunu alan KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı ne yapıyor, önce Afrika gazetesinin, sonra da başkalarının kışkırtmasıyla galeyana gelen insanları tutuklatıp yargı önüne çıkarıyor.
Tabii ki çıkaracak, çıkarmalıydı da. Fakat, adalet terazisinin diğer kefesine de Afrika Gazetesinin bozguncu, kışkırtma yayıncılığını koymalıydı..
Toplumun milli değerleri hafife alıp ayaklanmalar çıkaran, toplum huzurunu kaçıran, kamu düzenini, ulusal güvenliği veya genel siyasi ahlakı yok sayan, devletlerin şeref, haysiyetine tecavüz eden, bir kısım insanı suç işlemeye kışkırtan gazetenin bozgunculuğunu görmezden gelmek, ne kadar adaletli sizce?
Peki, bu ne denli demokratik, dengeli bir adalet ve muhakeme vicdanıdır?
Adaletli ve toplum vicdanını koruyan bir yargılama yapılacaksa, adalet terazisinin bir diğer kefesinde de toplumsal galeyana sebep olan tarikçi gazetenin yetkilisi konmalı.
Aksi taktirde, tek taraflı yargılama süreci sonunda, demokrasi ve adalet geri dönülemez bir şekilde güvenirliğini yitirmiş olmayacak mı? Taktir toplum vicdanına sağ duyulu yaklaşan tüm yetkililerin ve KKTC halkınındır.